İşte Fenerbahçe Beko'nun yıldızı Jan Vesely'nin verdiği özel röportaj;

SORU: Baba olmak nasıl etkiledi? Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz; maçlar, idmanlar.. ve Obradovic'in Olympiakos deplasmanından önce izin vermesi nasıl hissettirdi? VESELY: Aslında çok hızlı bir karar oldu. İletişimlerde de biraz hatalar olmuştu. Pazartesi gittik hastaneye ve bir anda salı günü doğum oldu, maçımız da perşembe günüydü. Takım da gitmiş bulundu tabii ki çarşamba gidiyoruz bir gün önce. Annenin ve bebeğin sağlığından emin olmak istedim o yüzden takımla seyahat etmedim. Ama hocamıza da maç günü gelebileceğimi söyledim. O da 'Ailenle ol, yapman gerekeni yap' dedi. Çok güzel bir duyguydu benim için.

SORU: Çok ciddi teklifler olmasına rağmen Fenerbahçe Beko'yu tercih etmendeki sebep neydi? Taraftar, koç, şehir..? VESELY: Kesinlikle buradaki rahatlığım en önemli faktörlerden biri ve çalıştığım koç çok önemli. Bana çok güveniyor. Bu çok önemli basketbolcu açısından. En önemli kararlarım bunlardı. Bir gün NBA'den teklif gelirse tabii ki düşünürüm ama şu an için kesinlikle aklımda değil. Bütün konsantrasyonum Fenerbahçe Beko'ya, burada oynarken inanılmaz enerji alıyorum. Taraftalardan da hem enerji alıyorum hem enerji veriyorum.

SORU: Daha erken ama basketbolu burada bırakmak ister misin? VESELY: Kesinlikle erken ama Avrupa'da bitirmek istersem burada bitiririm. Tabii bu arada Partizan taraftarları benden nefret edecek çünkü 10 yıl önce de orada bırakabileceğimi söylemiştim, o da olabilir belli olmaz. Ama ben burada çok mutluyum. Tepede bırakmak istiyorum. 40'lı yaşlarıma gelip ikinci üçüncü liglerde bırakmak istemiyorum. En üst seviyede bırakmak istiyorum.

SORU: Avrupalı uzunların atletik olması çok görülen bir şey değil. Sana 'Jan Vesely Havayolları' diyorlar bu özelliğini nasıl geliştirdin? CEVAP: Çok özel bir şey yapmadım bu yönümü geliştirmek için. Annem voleybolcuydu belki ondan alabilmiş olabilirim bazı özelliklerimi. Bir de 9 aylıkken babamın maçını izlerken annem bir an lafa daldığında sahaya girmiştim ve maç benim yüzümden iptal olmuştu. Yani 9 aylık olduğum dönemden beri sahada koşuşturuyorum.

SORU: Henüz 20 yaşındayken Partizan'la Euroleague Final Four'unda final oynadın. 7 yıl sonra da Fenerbahçe Beko ile Euroleague şampiyonluğunu yaşadın. Hangisi daha heyecan vericiydi? CEVAP: Tabii ki şampiyon olmak, en heyecan verici olan o ama ikisinin de çok ayrı ve özel yeri var. Partizan'da her iki maçı da uzatmada kaybettik ama her top için savaştık, mücadele verdik. Günün sonunda şampiyon olmak apayrı bir şey.

SORU: Partizan'da koç Dusko Vujosevic ile çalıştın şimdi Obradovic'in öğrencisisin, kariyerin için bu iki koçun önemi nedir? CEVAP: Aslında çoğunda çok şanslıydım. 14 yaş itibariyle Çek Cumhuriyeti'nde çok iyi bir antrenör vardı. Gençler için çalışan bir antrenör, 9-11 yaş ve en büyük 16-17 yaş arası. Ondan çok şey öğrendim. Daha sonra Slovenya'ya gittim orada da çok iyi bir koçla çalıştım hala iletişim halindeyiz, konuşuyoruz. Daha sonra Partizan'da Dusko ile çalışma fırsatı buldum. O da EuroLig gibi bir büyük organizasyonda gençlere çok şans veren birisiydi. Şimdi de Obradovic ile birlikteyim, en üst seviyede çalışıyoruz. 9 kere şampiyon olmuş bir koçla çalışmak en üst seviyede bize neler yapmamız gerektiğini gösteriyor.

SORU: Basketbol hayatında değiştirmek istediğin bir an var mı? Mesela Berlin'de CSKA ile olan final maçı olabilir mi? CEVAP: Hiçbir şeyi değiştirmek istemezdim. Eğer Berlin'de kazanmış olsaydık belki İstanbul'da biraz zorlanacaktık kendi seyircimizin önünde. Bu çok özel bir finaldi, burada kazanmak çok daha güzel oldu. Hayatımda tabii ki inişler ve çıkışlar oldu ama hem sahada hem de hayat açısından çok şey öğretti bana bunlar. Hepsinin bir sebebi var yaşadıklarımın o yüzden hiçbir şeyi değiştirmek istemezdim.

SORU: Sence Fenerbahçe Beko için başarı kıstası ne? Çıta çok yükselmiş durumda. Eğer Fenerbahçe Euroleague finalinde 2. olursa bu bir başarısızlık mıdır? CEVAP: Kesinlikle başarısızlık olarak algılanabiliyor. Hepimizin sosyal medyaları var ve herkes bir şeyler yazıyor biz de onları görüyoruz. Final Four'da ikinci olunca veya geçen hafta Real Madrid maçını kaybedince bile başarıya o kadar alışınca insanlar hemen reaksiyon veriyor, sürekli kazanmak istiyor. Bu sene sadece dört maç kaybetmiş olsak bile... Bu da işin bir parçası, herkesin bir reaksiyonu, düşüncesi olabiliyor ve buna alıştık. Bazen işimizi iyi yapamayabiliriz. Seyehat olur, yorgunluk olur gerçi bu sezon bu tür şeyler çok az oluyor. Avrupa'da ikinci olmak başarısızlık değil ama finale kadar gelmişken de kaybetmemek gerekiyor. Adın 'Avrupa'nın ikincisi' oluyor çünkü.

SORU: Euroleague'de normal sezonun MVP adaylarından birisin? Bu konu hakkında ne düşünüyorsun, kendi şansını nasıl görüyorsun? CEVAP: Çok fazla düşünmüyorum aslında bilmiyorum da... Ben sadece maçları kazanmaya çalışıyorum bir de şampiyon olmak istiyorum. Tabii ki günün sonunda şampiyon olamazsak MVP olmanın da hiçbir anlamı kalmıyor.

SORU: Sene sonunda Liam (Vesely'nin oğlu) ve Euroleague kupasıyla bir fotoğraf görebilecek miyiz? O ışığı görebiliyor musun? CEVAP: Şu anda onu düşünmemeye çalışıyorum. Adım adım gitmeye çalışıyorum, olduğu zaman da bakacağız.

SORU: Sloukas ile çok özel bir bağın var. İkili oyunları neredeyse gözünüz kapalı oynuyorsunuz, bunun sırrı nedir? CEVAP: Bir az önce onunla kahve içiyordum. Onun yanından sizin yanınıza geldim ne diyebilirim ki... Saha dışında da çok yakın arkadaşız, sadece iş arkadaşı gibi değil ilişkimiz. Ne olursa olsun birbirimizin hayatına destek oluyoruz. Sürekli konuşuyoruz her şeyi paylaşıyoruz. Sahadaki ilişkinin ve başarının sırrı da sanırım bu.

SORU: Seneye Euroleague'de iki takım daha olacak ve 4 maç daha fazla oynanacak. Bu sizi nasıl etkileyecek? CEVAP: Çok mutluyum(!) O kadar mutluyum ki özellikle o maçlar üzerine bir de gelip pazarları Türkiye Ligi maçları oynayacakken çok fazla bir şey diyemiyorum(!)

SORU: Taraftarla çok ayrı bir bağın var. Senin imza haberinden sonra sosyal medya adeta yıkıldı. Seni çok seviyorlar, sen onlar hakkında neler hissediyorsun? CEVAP: Çok mutluyum çünkü onlar da bana sahada enerji veriyorlar. Bazen maçta sakinlikler oluyor, sessizlikler oluyor ama tekrar coşunca çıldırıyorum. Onların desteğiyle sahada ciddi bir patlama yaşıyorum.

SORU: İdolün var mı? CEVAP: Büyürken ve hatta hala Dirk Nowitzki idollerimden bir tanesi. 40 yaşlarında olmasına rağmen hala en üst seviyede basketbol oynuyor.

SORU: NBA'de ve Avrupa'daki 'En İyi Beş'ini yapar mısın? CEVAP: NBA'de: Curry, Kawhi Leonard, LeBron, Durant ve Anthony Davis. Avrupa'da: Sloukas, Llull, Kalinic, Melli ve Gudaitis.

SORU: İstanbul'u ve ezogelin çorbasını çok sevdiğini biliyoruz. Türkiye'de en çok sevdiğin şeyler neler? Zorlukları ve kolaylıklarını söyleyebilir misin? CEVAP: Tek nefret ettiğim şeyin trafik olduğunu söyleyebilirim. 5 yıl sonunda da onu çözdüm. Hangi saatlerde çıkmalıyım hangi saatlerde çıkmamalıyım artık biliyorum. Kestirme ve arka yolları da öğrendim. Aslında her şeyi çok seviyorum bu şehirde. Boğazda kahve içmek, alışveriş merkezleri olsun, tarihi yerler olsun, müthiş manzaraları... Yemekleri her fırsatta dışarıda yemeye çalışıyoruz. İstanbul dışına da çıkmışlığımız var Sapanca ve Şile'ye de gittik. Şehir dışına çıkarak, butik otellerde kalarak, dışarıda kahvaltı yaparak sürekli keşifteyiz.

SORU: Peki ya yemekler? CEVAP: Ezogelin çorbası, baklava, kebap... Aslında bütün Türk yemeklerini seviyorum ama kahvaltı favorim diyebilirim çünkü inanılmaz çeşitlilik var. İzin günümde sabahları vaktim varsa mutlaka dışarıda geniş kahvaltılar yapıyorum.

SORU: Türkiye'ye gelirken Fenerbahçe Beko'nun bu gelişimini hayal ediyor muydun? Şu anda ligi ve Avrupa'yı domine eden bir takım oluşmuş durumda. CEVAP: Aslında çok tahmin etmiyordum, hayal de etmiyordum. Ben ilk geldiğimde 'Burada 2 yıl kalırım daha sonra NBA'e dönüp kendimi kanıtlarım' diye düşünmüştüm ama o kadar çok şey değişti ki 5 yıl içerisinde Avrupa'nın en iyi takımlarından biri olmayı başardık.

SORU: Fenerbahçe Beko formasıyla hedefin nedir? Kaç Euroleague şampiyonluğu kazanmak istiyorsun veya başka bir hedefin var mı kendine belirlediğin? CEVAP: Mümkün olduğu kadar kazanmak istiyorum, hedefimiz bu. Melih'le de sürekli şakalaşırız 'Bir gün benim de formam salona asılacak' diye.

SORU: Hem NCAA hem de Euroleague şampiyonluğu bulunan tek oyuncu George Zidek ile hiç görüşüyor musun? O da Ülker formasıyla Türkiye'de oynamıştı senin de vatandaşın. İletişim halinde misiniz? CEVAP: Vakit buldukça konuşuyoruz, çok mütevazi ve ayakları yere basan bir insan. Bir efsane ve ne zaman bir şeye ihtiyacım olsa telefon açıp ona danışabilirim.



Kaynak:Skor