Ahmet Ercanlar'dan Rvp yorumu;

Robin Van Persie bir futbol fenomeni. Fenerbahçe’ye geldiği günden beri manşetlerden inmedi ve sürekli olarak tartışılan bir isim. Fenerbahçe’deki ilk yılında 16’sı ligde olmak üzere attığı 22 gol ile değil teknik direktör Pereira ile yaşadığı polemikler ile alındı. Gerçekten de Portekizli teknik adam Hollandalı oyuncuyu belki de anlayamamıştı. Ama taraftar onu çok iyi anladı ve bu tartışmaya müdahil oldu. Van Persie’nin yanında tavır aldı ve Hollandalı için bu sezon çok daha fazla umut beslendi.

Bu sezon başında ise Van Persie için hiç bir şey beklenildiği gibi gitmedi. Eylül ayı ortasına kadar yapılan antrenmanların neredeyse yarısına katılmamıştı. Bir türlü takıma geri dönemiyordu. Sezon başında takımdan ayrılma çabasının da kendisini tamamıyla Fenerbahçe’ye verememesinde önemli bir etken olduğunu düşünebiliriz. Eylül ortasında ise belki de bir karar veriyor ve Fenerbahçe’de devam etmenin daha doğru olacağını düşünüyordu. 23 Eylül’den sonra hiç bir antrenmanı kaçırmadı ve şu anda sezon başından beri ilk kez yüksek form düzeyinde. Manchester United maçından hemen önceki Alanyaspor maçında çok uzun bir aradan sonra 90 dakika sahada kalmayı başardı.

Fenerbahçe menajeri Hasan Çetinkaya bir sohbetimizde Van Persie için, “Yaşadığı sakatlıklar ve sonrasındaki travmalar nedeniyle kendini bulamadı. Ama çok çalışıyor. Yüksek karaktere sahip bir oyuncu ve bu travmaları atlatmak için büyük çaba harcıyor.” demişti. Çetinkaya’ya 'Son dönemlerdeki değişimin Manchester maçı ile ilgisi var mı?' diye sorduğumda ise, “Belki de var. Onun için İngiltere çok önemli. Belki en iyi formu ile orada olmak istiyor ama o her zaman en iyisini vermeye çalışıyor” cevabını vermişti.

Hollandalı yıldız için Türkiye doğru bir adres miydi bu tartışılır. Duygusal bir toplum ve günlük karar verilen bir ülkede Van Persie örnek bir profesyonel olarak rol model olarak anılmak yerine sürekli polemiklerin içinde buldu kendini. Belli ki bu durum Fenerbahçe yönetimini de biraz bezdirmiş durumda. Yönetime yakın kaynaklardan kulağıma gelen söylentiler devre arasında ya da sezon sonunda 5 milyon Euro yıllık maliyeti olan Van Persie elden çıkartılabilir. Bunun için Van Persie’nin menajerlik şirketi yaz boyunca Çin kulüplerini turladı ama beklediği rakamları bulamadı. Hayal kırıklığı ile sonuçlanan Çin pazarının ardından bu kez İngiliz kulüplerinden gelen teklifler oldu ama bu kez de Fenerbahçe’nin yıllık ödediği 5 milyon Euro’yu ödeyebilecek bir kulüp çıkmadı.

Her şeyi ayrı bir tartışma olan Robin Van Persie sıcak kanlı olan Türk toplumu için biraz fazla “cool” bir görüntü sergiliyor. Kaybedilen maçlardan sonra balık tutarken fotoğraflarını paylaşabiliyor. Bu sosyal medyada zaman zaman büyük tepki çekiyor. Takım içinden gelen duyumlar da öyle. Takımda Van Persie’nin atmosfere yeterince katkı vermediği iddia ediliyor. Hatta bu durum bu sezon transfer olan bir diğer Hollandalı Van Der Wiel için de söyleniyor. İkisi de liderlik rolüne soyunmuyor ve takımda zaten eksik olan lider sayısı nedeniyle bu onların sorumluluk almaktan kaçındıkları anlamına geliyor. Ama Fenerbahçeli taraftarlar için durum çok farklı.

Manchester United maçından önceki son lig maçı olan Alanyaspor maçında bir Fenerbahçe geleneği yine yaşatıldı. Takımın taraftar gözünde en değerli oyuncusu tribüne ilk çağrıldı. Kim olduğunu çok fazla düşünmenize gerek yok. Bu maçta tribüne ilk olarak Van Persie çağrıldı. Sonra ise diğerleri... Bu da Hollandalı’nın taraftarın gözünde kredisinin hala çok yüksek olduğunu bir kez daha gösterdi. Her ne kadar medya böyle düşünmese de Fenerbahçe taraftarı hala ondan çok umutlu ve onu kaybetmek istemiyorlar. Advocaat da öyle düşünüyor olmalı ki onu fiziksel olarak yıpranacağı santrafor oynatmak yerine oyun kurabileceği ve futbol zekasını gösterebileceği forvet arkasında deniyor.

Manchester United maçı Robin Van Persie için var olma savaşında önemli bir maç olacak. Yıkılmadım ve hala mücadele edebiliyorum demek için çok önemli gösteriye çıkacak. Eğer bu gösteriyi kazanırsa kim bilir belki yeniden Ada’nın yolunu tutabilir.