Ne güzel söylemiş Erkin baba....


Altı yaşından beri sporun içindeyim. Amatör olarak 5 yıl yüzdüm, 10 yıl basketbol oynadım. Mayomun ve formamın rengi hep sarı kırmızıydı .. Ama her zaman adil ve objektif oldum. Çocukluk aşkımsın diye devam eder ya tribünlerde söylenen besteler.. İşte öyle sevgim vardır benım Sevince dahada büyüyen... Amaaa bu hafta galatasarayı seyredemiyoruz.. Nedeni, sahaya "taraftar" diyemiyeceğim kisilerin meşale ve yanici madde atmaları... Özlemle beklediğim yeni transferleri görme, canlı seyretme sansımı elimden alan sözde taraftar... Olmadı!! Avrupada gezmediği ülke kalmamış, çok büyük başarılar görmüş gerçek "Galatasaray taraftarı" bu sorunu çözmeli ve bir daha yaşanmamak üzere dur demeli.... Gelelim ilk hafta seyircisiz oynanan Galatasaray- Karabük maçına.... Biletler az satılınca tiyatro sahnesine çıkmak zul gelirdi ama ustalar show devam etmeli derdi hep bize... Süper kupayla poz verdikleri poster çekiminde kalmış futbolcular, sıfır konsantrasyon orta saha voleybolcular gibi yanyana oynayan Selçuk ve Tolga ikilisi sol ve sağda ayağına top bekleyen Bruma ve Sinan orta sahanın düşmesiyle yüzyüze kalan stoperler çok kötü oynayan Linnes ... 25. dakikada su molası verildiğinde bende tv karşısında bi yudum su aldım çünkü 4 olurdu Yatabare ve Poko biraz daha akıllı olsalardı. Tabi kalede bir dev varki, o da Muslera... Teknik adam Reikerik dayanamayıp Sabri'yi aldı ama ilk yarı bitti.. İkinci yarı, küçükken annemizden yeriz ya paparayı, hoca futbolculara uyarılarını yapmış, istekli ayağa pas yapan, yardımlaşan, baklava sisteminde oynayan Tolga'nın performansını artırması Selçuk'u rahatlatması... İleri oynayan bir Galatasaray vardı sahada amaa kimseyi son dakikada gelen altın kafa Eren'in golü aldatmasın. Galatasaray hazır değil, Muslera olmassa çok farklı olurdu ... Bir parantez de Karabük' e çok iyi kapanan, çok koşan, alan daraltan, kompak ve basketbol koçunu anımsatan hocalarıyla iyi yolda bir takım...