11-12 yaşında yaşadığı korkunç olayı anlatan Dyer, psikolojik olarak çok zor günler geçirdiğini kaydediyor. Dyer, amcasına son kez güvendiği o geceyi şöyle aktarıyor:
“Çocukken kot pantolonları seviyordum, verdiği hissi seviyordu. Genellikle onu giydiğinde annemin kucağında uyurdum. O gece de, Kenny kot giymişti ve televizyon izlerken onun kucağında uyuyakaldım. Sonra uyandım. Uyandım ama gözlerimi açmaya korkuyordum. Elini pantolonumdan soktu ve beni okşamaya başladı. Donakaldım. Taş kesmiştim. Ne yapacağımı bilmiyordum. ”

“Kenny benim uyandığımı hissetmiş olacak ki ses çıkarmamam ve sakin olmam için uyarı yapmaya başladı. Başladığı şeyi bitirmek için bana bir şeyler söylemeye başladı. Transa geçmiş gibiydi. Bana çikolatalar alacağını söylüyordu. Çok korkunç bir şey yaptığını biliyordum ama donmuştum, hareket edemiyordum.

Hiçbir şey yapamıyordum. Korkuyordum. Hani kabus gördüğün ama çığlık atamadığın anlar vardır ya. Aynı öyleydi. Yine de onu ittirmeyi başardım, pantolonumu tekrar giydim. “Kimseye söyleme” dedi bana. “Bu bizim sırrımız olacak” dedi.”

Dyer bu olayın üzerine gidiyor ve annesini arıyor. Annesinin sesini duyuyor ve o sırada bir gölge beliriyor. Kenny’nin ona baktığını ve parmağını dudağına götürerek, “sus” işareti yaptığını görüyor. Telefonu korkudan kapatıyor. Dyer, “Bir daha yapmadı, ama yapmak istemediği anlamına gelmez bu” diyerek bu travmatik anısına nokta koyuyor.

(Skor sozcu)