İşte İbrahim Üzülmez'in yaptığı açıklamaların tamamı;

- İki sene üst üste şampiyon olmuş, Şampiyonlar Ligi’nde namağlup gruptan çıkmış ve geçen sene de son haftalara kadar yarışın içinde kalmış bir Beşiktaş nasıl oldu da bu kadar bocaladı?

Bununla ilgili bir sürü detay sıralayabiliriz. Hoca değişikliği ve yeni oyuncular takımın ilk 6-7 hafta içinde yetersiz bir performans göstermesinde etken. Şenol Hoca sonrası takımın başına Abdullah Hoca’nın gelmesi en doğru karardı. Ama Abdullah Hoca’nın geldiği takımla bıraktığı takım arasındaki çok fark var. Pas oyununu Başakşehir’deki oyuncu grubu ve doğru yapılanmayla oynayabildi. Buraya geldiğiniz zaman, ilk 6-7 haftalık süreçte ısrarla pas oyununda diretirseniz bu kadar çok gol yenmesini de iyi analiz etmeniz lazım. Beşiktaş şu anki kadrosuyla pas oyununu kaldırabilecek yapıda değil. Son Alanya maçıyla birlikte Abdullah Hoca’nın o hatalardan arınmış olduğunu söyleyebiliriz. Karius-Vida-Roco üçgeninden pas oyunu çıkmıyor. O zaman ısrar etmeyeceksiniz. Yine de bundan sonra bütün camianın Abdullah Avcı’ya inanıp destek vermesi gerekir.

“Beşiktaş taraftarına ayrı bir parantez açmak lazım. Takım bu kadar kötü giderken Alanyaspor maçında tepki göstermediler. Beşiktaş taraftarı futbolu bilir. Saha içinde mücadele eden futbolcusunu her zaman alkışlar. Dolayısıyla oyuncu kardeşlerimizin de o özel formanın ağırlığını kaldırabilecek performans göstermeleri gerekir.”

- Beşiktaş hem sezon açılış performansı hem de yeni yapılanmaya gidişi bakımından geçen sezonki Fenerbahçe ile karşılaştırılıyor. Alanya maçı bu anlamda aldatıcı olmamalı mı, alınacak bir olumsuz sonuçta daha yine tartışmalar başlar mı ve Abdullah Avcı sorgulanır mı?

Büyük takımda bunlar olur. Oyuncular maddiyatı ikinci plana atıp mücadeleyi öne çıkartırsa protesto korkusunu kimse yaşamaz.  Beşiktaş taraftarı Feda dönemlerinden geldi. Ama o takım Samet Hoca ile keyif veren bir oyun oynuyordu ve taraftar da takımın yanındaydı. Belki önümüzdeki hafta Beşiktaş Ankaragücü maçında sıkıntı yaşayabilir ama artık bireysel hatalardan arınmaları gerekir. Beşiktaş, Alanya maçını çıkartırsak düşme potasının içindeydi ve bunları hak eden bir takım değil. Fenerbahçe’nin geçen sezonki sıkıntısını yaşayacağını zannetmiyorum ama Abdullah Avcı’nın stres yönetimini iyi yapması gerekir. Doğrudur, şampiyonluğa oynayan tüm takımlar onu istemiştir, ama onun da saha içine odaklanması lazım. Geri kalanını kimse sorgulamıyor zaten.

“Ljajic sadece performans anlamında değil, vücut dili bakımından da bir sıkıntı içinde gibi. Ama Ljajic de olsa, Atiba da olsa Caner ya da Gökhan da olsa, Beşiktaş’ın formasını giyiyorsanız düdük çaldığı anda sonuna kadar her şeyinizi vermeniz gerekiyor. “

- Bir teknik direktör gözüyle, yönetim istifa etmişken, oyuncu performansı zayıfken ve protestolar varken Abdullah Avcı’nın psikolojisini nasıl yorumlarsınız?

Büyük karakterler bu durumlarda ortaya çıkar. Yaptığı transferlerin yüzde yüz performansa ulaştığını söyleyemeyiz. Orhan Ak olayı, taraftarın protestosu nedeniyle şanssız başladı. Yine de bu takımı ayağa kaldırıp düzlüğe çıkarması gereken de Abdullah Avcı’dır. Ona güveniyoruz ve hem kendisi hem de oyuncular bir karakter göstererek takımı sıkıntılı süreçten kurtaracaktır.

- Taraftarlar uzun süredir Sergen Yalçın diye bağırıyor. Siz bu ihtimali, bu sesleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Neden olmasın. Sergen Yalçın Beşiktaş’ın sembol isimlerinden birisidir. Benim de çok sevdiğim bir kardeşimdir. 2-3 gün önce görüşmüştük. Kendisinin şu an net bir karar verdiğini söyleyemeyiz ama kendisi de röportajında söyledi, şu an takımın başında bir hoca var. O nedenle bu tip söylemler takıma zarar verir. Sergen bu takıma yakışacak bir teknik adamdır. Benim oynarken de en keyif aldığım oyunculardan biridir. Teknik adam olarak şu an doğru işler yapıyor. Er ya da geç, Sergen Beşiktaş’a gelecek. Er ya da geç İbrahim Üzülmez gelecek. Doğru zaman ve ortamda herkes bu takımda görev almak ister. Şu an Beşiktaş’ın hocasına herkesin destek vermesi gerekir.

- Size Beşiktaş’tan bir teklif gelirse siz nasıl karşılarsınız?

Güzel olur. Neden olmasın. Beşiktaş bizim camiamız. Beşiktaş’ta bıraktığım izlerden gurur duyuyorum. Oyuncuyken benim görüşmelerim 5 dakika sürerdi. Menajer yok, avukat yok. Ne sunarlarsa kabul ederdik. Tabii ki şimdi de kulübün içinde olmak isterim. Sergen de ister. Teknik adamlık konusunda her ne kadar şu an bekliyor olsam da başarılı bir grafiğim var. Beşiktaş teknik direktörü olmak benim de hayallerimden birisi. Bir gün o sahaya çıkacağım ve taraftarlarla birlikte ‘Deli İbo’ tezahüratlarını yapacağız.

“Takımdaşlık duygusunu yok ettiğiniz zaman başarılı olamazsınız. Bakın Liverpool’a, maç öncesi ve maç sonrası oyuncularıyla, teknik direktörüyle ve tribünleriyle tam bir takımlar ve zirvedeler. Siz kendi içinizde bu birlikteliği sağlayamazsanız başarılı olma ihtimaliniz yok. Ben Trabzon ve Bratislava maçındaki takıma üzüldüm çünkü her geldikleri pozisyon tehlike oldu.”

-  Galatasaray’da da takımdaşlık duygusu henüz oturmamış gibi. Kağıt üzerinde bu kadar iyi bir takım neden kötü oynuyor?

Galatasaray kötü oynuyor ve keyif vermiyor. Fatih Terim de dile getirmeye başladı, sanki oyuncularda bir doymuşluk ya da tükenmişlik var. 7 haftalık performansa baktığınızda tüm camia bu kadar maliyetli bir kadrodan keyifli bir oyun ve skor bekliyor. Ama baktığınızda Belhanda ayrı telden çalıyor, Feghouli ayrı telden çalıyor, Falcao fiziksel anlamda yeterli değil. Bir oyuncuya bu kadar para veriyorsanız limon gibi sıkmalısınız. Antrenmansa antrenman disiplinse disiplin.

- Falcao’nun maliyeti, aldığı ücret takımdaki diğer yıldız oyuncuları rahatsız ediyor olabilir mi, takım içi dengeleri bozar mı?

Falcao’ya verilen verilmiş. Teknik direktör onaylamış, oyuncu gelmiş. Bizim dönemimizde de yıldız oyuncular geldi. Bununla yaşarsanız takıma zarar verirsiniz. Şikayetçiyseniz yönetime söyleyip gidin o zaman. Ya da o oyuncu alıyorsa sen de iste, alabiliyorsan al. Profesyonel bir oyuncu, başkalarının aldığı para nedeniyle oynamıyorsa mesleğine ihanet ediyor demektir. Fatih Terim’in memnun olmadığı Galatasaray’dan hiçbir futbolsever memnun olmaz.

“Trabzonspor’da Ünal Hoca çok önemli işler yapıyor. Allah yolunu açık etsin. Trabzonspor takımı da Ünal Hoca’ya sahip çıksın. 2-3 maç kaybetti diye Ünal Hoca’yı istifaya zorlamasınlar.”

- Fenerbahçe’nin bu sezonki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fenerbahçe iyi başladı. Şu an Vedat öne çıkıyor. Vedat benim oyuncumdu. Gençlerbirliği’ndeyken neredeyse isteyen takım yoktu. Biz çok ısrar ettik, çok uğraştık, getirttik ve ben ona Gençlerbirliği’nde ilk şans veren hocayım. 2. Lig’de de Rizespor’a çok istedim çünkü yeteneğine inanıyordum. Şu anda da zirvede. Fenerbahçe son Antalya maçını kaybetse bile saha içinde o coşkuyu yansıtabiliyor. Takım mücadele ediyor ve taraftar da destekliyor. Avrupa’da olmaması da büyük avantaj ve bunu koruması gerekir.

“Fenerbahçe’de, liderlik ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilecek bir Emre Belözoğlu var. Emre saha içinde de saha dışında da bu ülkenin yetiştirdiği en büyük oyunculardan birisidir. 39’a merdiven dayamış bir oyuncu, hala dönen toplardaki en büyük silah. Genç oyuncuların Emre’yi örnek alması lazım.”

- Kasımpaşa ile 4 saat süren sözleşme olayında neler yaşandı?

Kasımpaşa cephesiyle arada bir iletişimsizlik oldu. Takımla anlaştık, basın önünde sözleşmeyi imzaladıktan sonra bazı detaylarda anlaşamadık. Peşinat, tazminat gibi detaylar... Bizim hatamız olabilir ama onların da hatası var. Bir teknik adamla anlaşmışsın, sonrasında “gelirse gelsin, giderse gitsin” tarzı bir yaklaşım yakışmıyor. Kasımpaşa’nın profesyonelce yaklaşmadığını düşünüyorum. Fatih Saraç diye bir ağabeyimiz vardı, tavrını hiç hoş bulmadım. Ama bunlar artık geçmişte kaldı.

- Kırgın ya da kızgın mısınız?

Tabii ki kızgınım. Sonuçta Almanya’da Bild Gazetesi’ne manşet olmuşsunuz ‘4 saatlik sözleşme’ diye. Kızgınım ama alnım açık. Kasımpaşa’nın da Allah yolunu açık etsin, şu an Kemal Hoca var. İnişli çıkışlı bir grafik çiziyorlar. Bizim de hatalarımız olsa da ben Kasımpaşa’da daha güzel bir ortamda çalışmayı isterdim. Turgay Ciner, Fatih Saraç gibi isimler, bizim de fikrimizi alabilirlerdi. Keşke böyle bir şeyle gündeme gelmeseydik.-

- Peki bu durum sonrasında diğer görüşmelerinizi etkiledi mi?

Niye etkileyecek ki? Ben kimsenin parasını çalmamışım, kimseye yanlış yapmamışım. İşimi yapmaya çalışıyorum. Nasipte varsa zaten gelir. Rizespor’a gittim, alnımın akıyla çalıştım, takımı şampiyon yaptım. Gençlerbirliği’nde alnımın akıyla çalıştım takımı zirveye çıkardım. Takımlarımın menfaatini korumak için sonuna kadar mücadele verdiğimi biliyorum.

- Şu an görüştüğünüz bir takım var mı?

1,5-2 ay önce bir Süper Lig takımıyla görüştüm ama istediğimiz şartlar oluşmadı, transfer tahtası kapalıydı ama inşallah doğru yapılanma içinde bir Süper Lig takımı gelirse devre arasında da olabilir, yarın da olabilir ve bir takımla anlaşabilirim. Benim hedef ve hayallerimle örtüşebilecek bir camia olması en büyük temennim. Bir teknik adam olarak bu işin zirvesi neyse onu yapacağıma inanıyorum. Bunun için de bazı hataları yapmamak lazım. Mesela Kasımpaşa’daki o olayı daha doğru yönetebilirdik.   KAYNAK : SKORER