Fenerbahçe'nin 1998 doğumlu kalecisi Altay Bayındır; sarı-lacivertli ekip ve A Milli Takım ile ilgili açıklamalarda bulundu. Altay Bayındır "A Milli Takım forması elbet bir gün dönüp dolaşıp bana gelecek" dedi.

açıklamalarda bulunan Fenerbahçeli kaleci Altay Bayındır "Fenerbahçe çok zor bir camia. Genç yaşta kaleye geçmek çok kolay işler değil. Sadece fizik gücü değil mental olarak da çok güçlü kalmalısın. Hatta mental gücün fizik gücünden çok daha fazla olmalı ki uzun senelerce bu seviyelerde psikolojik olarak kalabilesin. Hem fiziken hem de mentalite olarak kendimi en iyi seviyede geliştirmeye devam edeceğim. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ben Fenerbahçe Spor Kulübü’nün mevcut durumda oynayan birinci kalecisiyim. Bu yüzden her zaman A Milli Takım için hazır vaziyetteyim. Milli Takım'da karar veren hocalarımız var. Onlar ne düşünüyor ve kafalarındaki plan ne, bu önemli. Bizim de bu planda yer alabilmemiz için o plana uygun yeteneklerde olmamız gerekiyor. A Milli Takım için her zaman hazırım. O forma bana ne zaman gelirse de elimden geleni yapmaya hazırım. Kaleci sakatlığından dolayı son iki A Milli Takım kampına gittim. Ne oursa olsun orası A Milli Takım’dır; doğru veya yanlış bütün kararlar ve düşünceler bir kenara. Ben her türlü alınan karardan sonra da pozitif düşünmeye çalışıyorum. Ben çalışmaya devam edeceğim. Öyle ya da böyle ben bu seviyede olduğum sürece A Milli Takım forması elbet bir gün dönüp dolaşıp bana gelecek. Buna inanıyorum" dedi.

Altay Bayındır'ın açıklamaları şöyle:

“BÜYÜK KULÜPLERDE 'GENÇ OYUNCULARIN HATASINI TOLERE EDELİM' DİYE BİR ŞEY OLMAZ”
"Ben öyle bir algı yaratmışım ki yaşımın kaç olduğunu unutuyorlar ve düşünmeden yorum yapıyorlar. Geçen sene geldiğimden beri bu takımda oynuyorum. Şu anda ilk geldiğim güne göre tecrübe edinmiş durumdayım. Burası Fenerbahçe. 'Genç bir oyuncuya fırsat verelim, hata yaparsa tolere edelim' gibi bir durum böylesine büyük camialarda olmaz. Bunun farkındayım ve bilincindeyim. İnsanların senden beklentisi sürekli olarak iyi olman ve performans olarak en yüksekte kalmandır. Beklentiyi karşılamak için saha içi ve saha dışı duruşumla çalışmalarımı devam ediyorum. Bu baskı güzel bir şey. Beni daha da motive ediyor. Fakat bazen de eleştiri yaparken; yaşımıza, nereden geldiğimize, neler yaptığımıza da dikkat etmek gerekiyor. Mevcut duruma nerelerden geldiğimize ve gelişimimize de yorum yaparken düşünmek gerekiyor."

"Denizlispor maçı öncesinde biraz birikmişlik vardı. Penaltıyı kurtardıktan sonra da enerji patlaması yaşadım. Denizlispor maçında aldığımız 3 puan bizim için çok önemliydi. Farklı bir sonuçta çok farklı rüzgarlar esebilirdi. Biz de bunun bilincinde sahaya çıktık. Hatta Denizlispor maçından önce bu maçın önemini anlatmak için Gökhan Gönül ağabey tüm futbolcuları toplayıp bizlerle bir toplantı gerçekleştirdi. Bizim için bu kadar önemli bir maça penaltı kurtarışı ve performansımla katkı sağladığım için de apayrı bir mutluluk yaşıyorum fakat önemli olan bu performansı sürekli hale getirmek. Bunu başarmak için de iyi veya kötü geçen bir maçtan sonraki antrenmanda yine yüksek konsantrasyonla çok çalışmak lazım. Bu da başarıyı getirecektir. Denizlispor maçı öncesindeki paylaşım doğru değildi. Daha maçlar oynanmadan ortamı bu tarz şeylerle kızıştırmanın hiçbir mantığı yok. Dolayısıyla biz de ekstra motive olduk ve 3 puanı alarak bu maçı da geride bıraktık." 

“BEŞİKTAŞ DERBİSİNDE YEDİĞİMİZ İKİNCİ GOL BİZİ TAKIM OLARAK DÜŞÜRDÜ”
"Derbide bireysel olarak konsantrasyon eksikliği yaşadığımı düşünmüyorum. Maçın henüz başında yediğimiz gol enerjimizi sürdürülebilir hale çıkarmamızı zorlaştırdı. Golü yedikten sonra önümüze bakıp devam ettik ama yediğimiz ikinci gol konsantrasyon eksikliğinden yediğimiz için bizi takım olarak düşürdü. Oyuna ortak olma şansımız vardı fakat o maç maalesef böyle bitti. O haftadan ders aldık ve artık yere daha sağlam basıyoruz. Kaybedilen maçların aldından ders almak ve geleceğe daha emin adımlarla bakmak çok önemli. Biz Fenerbahçe’yiz, bir sonraki haftaya başımız dik ve en iyi şekilde hazırlanmak zorundayız." 

“BENİ ELEŞTİRENLERE ASLA KIZMIYORUM”
"Yapılan eleştirilere kızmıyorum. 7’den 70’e herkesin elinde telefon var. Dolayısıyla herkes istediği yorumu istediği şekilde düşünerek veya düşünmeyerek yapabiliyor. Bu yüzden bir hafta kaybediyoruz ve o maçın ardından çıkan yorumlar ile ertesi hafta iyi oynayıp kazandığımız hafta çıkan yorumlar farklı. Buradan aslında durumu anlayabilmek gerekiyor. Dolayısıyla iyi geçen de olsa kötü geçen de olsa bir maçın ardından konsantrasyonumuzu bozmadan, yorumlara eleştirilere bakmadan gelecek haftaya hazırlanmalıyız. Her haftaya ayrı ayrı bakmak gerekiyor. Her hafta yeni bir maç yeni bir senaryo. Çok fazla sosyal medyaya bakmıyorum. Sosyal medya hesaplarım var ama aktif kullanmıyorum. Çok içli-dışlı olduğum bir mecra değil." 

“KALECİLERİN LİDER VASIFLI OLMASI GEREKİYOR”
"Bu sene tecrübeli ve benden yaşça büyük defans oyuncularıyla oynuyorum. Hepsiyle saha içindeki iletişimimin iyi olduğunu düşünüyorum. Genç bir oyuncuyum ve genç olmanın avantajı da dezavantajı da var. Fakat ben daha çok saha içindeyken avantajlarını görüyorum. Kaleciler en geriden oyunu çok iyi gördüğü için takımı yönlendiren isimler olması gerekiyor. Kalecilerin aynı zamanda lider vasıflı da olması gerekiyor. Bunun için illa kaptan olmana gerek yok. Ben Ankaragücü’nde çok genç yaşta kaptanlık yaptım. Orada da burada olduğu gibi benden yaşça çok büyük isimler vardı. Sahaya çıktığımızda herkesin yaşı da başı da ırkı da birdir."

"Evet artık futbolda Video Yardımcı Hakem Uygulaması var ve direkt olarak gollere de etki ediyor. Özellikle yenilen gollerden sonra eğer ofsayt bayrağı kalkıyorsa bu durum bizlerde bir kızgınlık yaratıyor. Çünkü ben ofsaytı önceden görüyorum ama kurallar gereği hakemler son ana kadar pozisyonu oynatmayı ve bayrağı bekletmesi gerekiyor. Vermeme ihtimallerine karşılık, ofsayt olduğunu görüyorsun ama oyun devam ediyor. O yüzden ofsayt olduğunu bile bile konsantrasyonunu bozmadan devam etmeye çalışıyorsun. Sonra bayrak kalktığında ve ofsayt verildiğinde duygusal bir karmaşıklığa hepimizde yol açıyor." 

“YILLAR ÖNCESİNDEN BU GÜNLERE GELECEĞİMİ DÜŞÜNEREK PROFESYONEL DESTEK ALDIM”
"Fenerbahçe’ye gelmeden önce bu günleri düşünerek yıllar öncesinde profesyonel destek almaya başladım. Yaşayacaklarımı öngörerek yaptığım çalışmalar, bugün özelinde benim daha rahat bir şekilde hareket etmemi sağlıyor. Yıllar öncesinden bu günlere gelebileceğimi düşünerek ve hayal ederek gerekli çalışmalarımı ve hazırlıklarımı yaptım. Bu yüzden de başıma gelen her şeyi çok rahatlıkla yönetebiliyorum. Bundan sonra da Fenerbahçemiz'de yaşayabileceğimiz şeyler doğrultusunda profesyonel destek alıp geleceğimi de hazırlayarak kariyerime devam etmek istiyorum." 

PENALTI ATIŞLARINDA AYAĞIN ÇİZGİDE OLMASI KALECİLERİN İŞİNİ ZORLAŞTIRIYOR”
"Penaltı atışlarında ayağımızın çizgide olma zorunluluğu beni bir kaleci olarak zorluyor çünkü kalenin içine girmene de izin vermiyorlar hal böyle olunca da kurtarış şansımız epey azalıyor ama buna rağmen bu sezon iki penaltı kurtardım. Geçen sene Göztepe maçında bu kuralın mağduru olmuştuk. Penaltıyı kurtardım ve ardından gol attık ve pozisyona VAR’da bakıldı. Belki gol olmasaydı o pozisyon iptal edilmeyecekti. Bu kural kalecileri zorluyor mu? Bence zorluyor çünkü penaltı esnasında bir adım öne gidersen kurtarma şansın yükseliyor. Ama kuralları iyice beyne enjekte edip bu kural ışığında çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bir süreden sonra da penaltı atışında bir bakıyorsun tek ayağın otomatik olarak kalede kalıyor."

“SAHAYA MAÇIN KAHRAMANI OLMAK İÇİN ÇIKMIYORUM”
"Hiçbir maça ‘kahraman olmak’ düşüncesiyle çıkmıyorum. Kahramanlık yapmak 3 puanı getirmiyor. Kahraman olacağım diye bir işe girişmek çok kötü sonuçlar doğurabilir. İşimi en iyi şekilde yapmak için maçlara hazırlanıyorum. Penaltı olduğunda ve kurtardığında, takıma ekstra katkı sağladığında, farkındalık yaratıyorsun. Herkes seni fark ettiriyor. Bu da his olarak insana kendisini çok iyi hissettiriyor. Fenerbahçe bir maçı eğer benim kurtarışlarımla kazanıyorsa çok gururlanıyorum. "

"Her kaleci antrenörünün kendine has tarzları var. Fenerbahçe’de ilk Alper Boğuşlu ile çalıştım. Ardından Knoop geldi. Şimdi de Kraft ile çalışıyoruz. Üç kaleci antrenörünün de kendine has tarzları var. Antrenman stilleri de birbirinden farklı. Aslında bu kaleci değişimleri benim için iyi bir tecrübe oldu çünkü hepsinden değişik değişik kazanımlar elde ettim. Dezavantaj gibi gözükürken ben bunu avantaja çevirdim ve kendimi geliştirdim. Kaleci antrenörlerinden aldığın her şey sana ‘Kendin olma’ fırsatı tanıyor. Kendini de tanıyorsun. Özelliklerini de biliyorsun. Kaleci antrenörlerimizin bana söylediği her şeyi antrenmanlardan sonra da düşünüyorum. Maçlar içinde de uygulamaya çalışıyorum. Eğer üst düzey bir kaleci olmak istiyorsan; kaleci antrenörlerinin söylediklerini çok iyi dinlemen gerekiyor. Antrenörlerin gösterdiği uygulamalı çalışmalar da gelişimi çok etkiliyor." 

“ŞAMPİYONLUĞA PERFORMANSIMLA KATKI SAĞLARSAM GURUR DUYARIM”
"Şampiyonluğu getirecek olan sadece kaleciler değildir. Şampiyon olmak istiyorsak tüm takım olarak maksimum performansla oynamak zorundayız. Evet, kalecilerin performansı şampiyonluk yolunda etkili olabiliyor. Bizlerin ne yaptığı bu sebeple kilit rol olabiliyor. Fenerbahçemiz'in çıkarları doğrultusunda elimden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğim. Geçen sene de bu şekilde düşünüyordum. Tabii ki şampiyonluğa da ekstra katkı sağlarsam ne mutlu bana."


“DERBİLERDE KAZANINCA 3 PUANDAN FAZLASINI VERMİYORLAR”
"Ben kaybettiğimiz her maçtan sonra çok üzülüyorum. Gece rahat uyuyamıyorum. Mutlu olamıyorsun. Çevrendeki insanlara yansıtıyorsun. Fenerbahçe’yi çok fazla benimsediğim için kötü bir sonuçta ve durumda bu senin hayatını tamamen etkiliyor. Derbi mağlubiyeti veya başka bir maç. Ben hiçbir takımı birbirinden ayırmıyorum. Tabii ki derbi havası farklı oluyor ama Beşiktaş maçı da maç, Denizlispor maçı da maç. Derbilerde kazanınca 3 puandan fazlasını vermiyorlar."

Genç file bekçisi geçen hafta Denizlisporla yaptıkları maçta kalesinde adeta devleşmişti.

Kaynak:Ntvspor