Football Leaks dosyasının bu bölümünde Avrupa devleri Manchester City ve PSG ile bazı Rus kulüplerinin nasıl FFP kurallarını çiğnedikleri ve UEFA tarafından nasıl kollandıklarını ele alacağız.
Bu haberde yer alan iddialar Der Spiegel’e sızdırılan ve European Investigative Collaborations (EIC) konsorsiyumuyla paylaşılan belgelere dayanmaktadır.

2008 yılında Birleşik Arap Emirlikli Şeyh Mansur bin Zayed Al Nahyan’ın sahibi olduğu Abu Dhabi Group, Manchester City’nin çoğunluk hissesini satın aldı. Yıldız futbolculara ödenen bonservis bedelleri, artan maaş yükü derken City büyük bir borcun altına girdi. Son iki yıl hesaba katıldığında 31 Mart 2013 itibariyle kulüp tam olarak 233 milyon euro zarardaydı. Ancak 2010’da yürürlüğe giren FFP ile birlikte  kulüplere iki yıl için en fazla 45 milyon euro zarar limiti konmuştu. Yani İngiliz ekibi bu sınırı 188 milyon euro aşmıştı. Ancak Manchester City, UEFA Finansal Kontrol Kurulu tarafından hazırlanan rapordaki rakamların gerçeği yansıtmadığını belirtip Nisan 2014’te UEFA’ya şöyle bir elektronik posta attı:

“UEFA Finansal Kontrol Kurulu’nun (CFCB) atadığı bağımsız uzmanların raporları yalan yanlış sonuçlar ve iddialar içeriyor.”

Tam da bu esnada devreye o dönem UEFA Genel Sekreteri (şimdinin FIFA Başkanı) olan Gianni Infantino’nun girdiği anlaşılıyor. Kulüp CEO’su Ferran Soriano’nun bir kulüp çalışanına gönderdiği elektronik postada yazanlar dehşet verici:

“Ben ve Infantino, Manchester City ile UEFA avukatlarının caydırıcı ve bir uyarıdan fazla gibi görülebilecek ancak kulübün işini dramatik bir şekilde etkilemeyecek bir uzlaşma anlaşması (settlement agreement) imzalanması konusunda anlaştık.”

Ancak sonra yaşananlar City’nin canını bir nebze sıkmışa benziyor. Soriano, 8 Mayıs 2014’te attığı e-postada Infantino ile Londra’da gizlice buluşarak son bir anlaşma yapmaya çalışacağını belirtse de Infantino’nun 12 Mayıs’ta Manchester City Başkanı Khaldoon Al-Mubarak’e attığı eposta her şeyi ortaya koyuyor:

“Üzülerek bildirmek isterim ki CFCB Soruşturma Dairesi, bir uzlaşma anlaşması imzalanmasından çok uzakta olduklarını iletti. Bundan dolayı büyük üzüntü duyuyorum.”
Ancak ne hikmettir ki bundan tam dört gün sonra UEFA ile Manchester City arasında bir uzlaşma anlaşması imzalandı. 20 milyon euroluk bir para cezası gelirken birazdan değineceğimiz şişirilmiş sponsorluk anlaşmalarına az da olsa sınır getirildi.

FFP’nin getirdiği yeniliklerden biri olan iki yıl içerisinde borcu 45 milyon euroda tutmayı başaramayan ve buna rağmen men cezası almayan City, şişirilmiş sponsorluk anlaşmalarıyla bir kez daha FFP’yi deldi.

Birleşik Arap Emirlikleri devleti kontrolündeki yatırım fonu olan Aabar, 2010’da Manchester City ile bir sponsorluk anlaşması imzaladı. Buna göre kulüp bu anlaşmadan yıllık 19.2 milyon euro gelir elde edecekti. Ancak daha sonra anlaşıldı ki bu paranın sadece 3.84 milyon euroluk kısmı şirketten geliyordu. Geri kalan 15.36 milyon kulüp sahibi Şeyh Mansur’a ait farklı kaynaklardan tedarik edilecekti.

Ayrıca UEFA’nın tuttuğu bağımsız uzmanların raporlamasına göre bu anlaşmanın ederi senelik en fazla 6.1 milyon euroydu. Bir diğer sponsor olan Etisalat ile yapılan anlaşmanın da gerçek değerinin 6.7 milyon euro olduğu ancak sözleşmede 20.1 milyon euro gözüktüğü ortaya çıktı.

İddialar bu kadarla sınırlı değil. Manchester’ın mavi yakası, oyunculara ait imaj haklarını ödemeleri için de çok iyi bir yöntem bulmuş. Longbow Projesi adını verdikleri projeyle birlikte (İngilizler’in Yüzyıl Savaşları’nda Fransızları yenerken kullandıkları silahın adı. Uzun yay. Fransız Platini’ye karşı savaşı simgeliyor.) bu giderleri gelir kalemi olarak göstermeyi başarmışlar. İlk olarak imaj haklarını Manchester City Football Club Image Rights Ltd. isimli bir şirkete aktarmışlar ki şirket bunun için City’ye 24.5 milyon sterlinlik bir ödeme yapıyor ve ayrıca yıllık 10 milyon sterlinlik giderler üstleniliyor. Sonra ise haklar David Rowland’a ait Fordham Sports Managament’a geçiyor. Şirketin 2017 sonu itibariyle zararı 70 milyon sterlin. Ancak ortaya çıkan epostalardan anlaşılıyor ki Abu Dabi, Fordham’ın zararını karşılamak için anlaşmış. UEFA konuyla ilgili kulüpten detaylı bilgi isterken verilen cevabın şu şekilde olduğu görülüyor:

“Neden böyle bir iş yapıyorlar bilmiyoruz (Fordham’ı kastederek). Bizim için gayet karlı bir iş. Onların iş planıyla ilgili herhangi bir bilgeye sahip değiliz.”

Şirket sahibi David Rowland’ın Abu Dabi’ye çok yakın bir isim olduğunu biliniyor. Sonuç olarak bütçe kaleminde gider olarak yazılması gereken imaj hakları ödemeleri tersine gelir olarak kaydedilmiş oluyor.

Bir dönem Galatasaray’ı da çalıştıran Roberto Mancini, 2009’da Manchester City’nin başına geçtiğinde iki farklı sözleşme imzalamış. Biri City teknik direktörlüğü, diğeri de Al Jazira kulübü danışmanlığı için. City’den yıllık 1.45 milyon sterlin kazanırken Al Jazira’den 1.75 milyon sterlini cebine koyuyormuş. Bu yöntemin nedeni de kulübün giderlerini mümkün olduğunca az gösterme çabası.

Haziran 2011’de PSG’nin %70 hissesini satın alan Katar Spor Yatırımları Fonu (QSI), Zlatan Ibrahimovic, Edinson Cavani, Neymar, Mbappe gibi sansasyonel transferlerle kulübü Avrupa’nın zirvesine çıkarmayı hedefliyor. Ancak tıpkı Manchester City gibi onların da Finansal Fair Play kurallarına sadık kalmadıkları ve hatta ağır cezalardan bir şekilde kurtuldukları ortaya çıktı.

Katar Turizm Otoritesi (QTA), PSG ile 5 yıllık 700 milyon euro ile 1.125 milyar euroaralığında bir anlaşma yapıyor. Tam rakam turnuvalarda gösterilecek performans göre değişecek. Ancak UEFA’nın anlaştığı bağımsız uzmanlara göre bu anlaşmanın ederi yıllık en fazla 3 milyon euro civarında. Ayrıca firmanın kulüp sahibiyle doğrudan bir bağı olduğu ve böyle bir anlaşmada belli bir limitin üzerine çıkılamayacağı belirtiliyor.

Dünyaca ünlü danışmanlık firması Octagon, bu sponsorluk anlaşmasını yakından incelerken çıkardığı sonuç oldukça çarpıcı:
“Verilen bunca paraya rağmen sponsor firmanın forma üzerinde yer almasıyla ilgili herhangi bir madde bulunmuyor. Ayrıca bu, açık ara Avrupa futbolundaki en karlı sponsorluk anlaşması.”

Yine UEFA Finansal Kontrol Kurulu’nun 16 Nisan 2014 tarihli taslak raporunda yer alan ifadeler PSG’nin men cezasıyla karşı karşıya kalabileceğine işaret ediyor:

“Belgeler gösteriyor ki QTA – PSG anlaşması FFP kurallarının etrafından dolanmak için yapılmış. Bu, ilk başta sponsorluk anlaşması gibi gözükse de aslında PSG’nin mali durumunu düzeltip oyuncular transfer edebilmesi için yapılmış. Eğer CFCB Soruşturma Dairesi, kulüple bir uzlaşma sağlayamazsa Yargı Kurulu, PSG’yi UEFA turnuvalarından men dahil olmak üzere gerekli disiplin cezalarını uygulamalı.”

İşlerin ciddiye bindiği bu dönemde bir kez daha Infantino karşımıza çıkıyor. Nisan 2014’te PSG Genel Direktörü Jean-Claude Blanc’la Londra’da gizlice buluşan dönemin UEFA Genel Sekreteri, QTA sponsorluk anlaşmasının yıllık 100 milyon euro ile sınırlandırılması gerektiğini iletiyor. Ayrıca PSG – Lyon kupa finalinin olduğu gün bir kez daha gizlice bir araya geliyorlar ve uzlaşma anlaşması için son detayları görüşüyorlar.

Ve Manchester City ile aynı tarihte PSG’nin UEFA ile bir uzlaşma anlaşması imzaladığı açıklanıyor. Transfer harcamalarına kısıtlama getiriliyor. Ayrıca 2016 sonu itibariyle borçları azaltma taahhüdü veriliyor. Ancak basına açıklanmayan kısım QTA sponsorluk anlaşmasından yıllık en fazla 100 milyon euro alabilecekleri maddesi.

Ancak bu anlaşmadan önce UEFA içinde çok ciddi fikir ayrılıklarının olduğu görülüyor. CFCB Soruşturma Dairesi Başkanı Brian Quinn anlaşmanın imzalanmasından haftalar önce görevinden ayrıldı. Çalışma arkadaşlarına, PSG’nin uzlaşma anlaşmasını onaylayamayacağını çünkü ihlalin çapı düşünüldüğünde bunun çok hafif kaçacağını söylediği belirtiliyor. Onun yerine getirilen İtalyan Umberto Lago ise anlaşmayı imzalayarak PSG’yi büyük bir yükten kurtarıyor.

Üç yıllık anlaşmaya uyduğu belirtilen PSG’nin dosyası 2017’de sorunsuz bir şekilde kapandı. Ancak aynı yıl içinde bir kez daha FFP nedeniyle soruşturma açıldı. Octagon firması Ocak 2018’de verdiği raporda QTA anlaşmasının ederinin senelik 5.5 milyon euro olduğunu ancak 145 milyonluk ödeme yapıldığını tespit etti. Buna rağmen soruşturma 13 Haziran 2018’de kapatıldı. Temmuz ayı geldiğinde ise CFCB Soruşturma Dairesi, UEFA Yargı Kurulu’na PSG kararını tekrar gözden geçirmesini tavsiye ediyor. Dosya eylül ortasında tekrar Finansal Kontrol Kurulu’na (CFCB) geldi. Süreç halen devam etmekte.

PSG ve Manchester City’nin haricinde Zenit, Lokomotiv Moskova, Rubin Kazan ve Dinamo Moskova da UEFA tarafından kollanan diğer kulüpler olarak ön plana çıkıyor. Zenit’in sponsoru Gazprom’un kulübe yıllık FFP’ye aykırı 113 milyon euroluk ödeme yaptığı ortaya çıktı. Ekim 2013’te durumun farkına varan UEFA ancak Şubat 2014’te harekete geçti ve ilginç bir harekete imza atarak kendisi ataması gereken bağımsız uzmanları Zenit’e bıraktı. Rus ekibinin anlaştığı firma da UEFA’ya yaptığı sunumda sponsorluk anlaşmalarında FFP’ye aykırı bir durum olmadığını, hatta Gazprom’un Zenit’e normalden az para verdiğini aktardı.

Öte yandan bütçe açığı 92 milyon euro olarak hesaplandı. Bu durum açıkça FFP’ye aykırıydı. Buna rağmen Zenit’le uzlaşma anlaşması imzalanıyor. Zenit’e verilen ceza ise sadece 6 milyon euro.

Yine Lokomotiv Moskova, Rubin Kazan ve Dinamo Moskova’nın Rus devletinin desteğiyle şirketlerden yüklü miktarlarda sponsorluk ücreti kopardığı anlaşılıyor. Ancak UEFA bu duruma müdahale edemedi. Hatta tıpkı Zenit’te olduğu gibi sponsorlukların değer tespiti için kulüplere tercih hakkı tanıdı. Dinamo’ya sponsorluk konusundan ceza veremeyen UEFA, ancak bütçe açığının 302 milyon euroya çıkması nedeniyle kulübe bir yıl men cezası verebildi. Ama şişirilen sponsorluklar konusu medyaya yansıtılmadı. Lokomotiv uzlaşma anlaşmasıyla kurtarırken Rubin Kazan bu yıl gelecek iki sezondan birinde bir yıl UEFA turnuvalarından men cezası aldı.

Tüm bunlar yaşanırken UEFA, Türk ve Rumen kulüplerine acımadı. Bu süreçte sekiz Rumen (Targu Mures, Dinamo Bükreş, CFR Cluj, Astra Giurgui, Botosani, Raipd Bükreş, Petrolul Ploiesti, Pandurii) ve beş Türk takımı (Galatasaray, Beşiktaş, Kardemir Karabükspor ve Bursaspor) FFP’ye uymadıkları gerekçesiyle çeşitli dönemlerde UEFA turnuvalarından men cezası aldılar. Rumen takımlarında şişirilmiş sponsorluk anlaşmaları yoktu, sadece birkaç bin ile 2.6 milyon euro arasında değişen maaş, vergi ve bonservis borçları bulunuyordu. Galatasaray, Beşiktaş, Bursaspor ve Karabükspor, başa baş rakamını tutturamadıkları için UEFA’dan men cezası aldılar. Ancak çok daha fahiş açıkları bulunan PSG ve Manchester City’nin ceza almamaları adaletsizlik olarak yorumlandı.

Football Leaks dosyasında yarın:

-Beşiktaş’ta Yıldırım Demirören dönemi yapılan Portekizli transferlerinin perde arkası.

-Ödenen fahiş menajerlik ücretleri.

-Sözleşmelerde neden Jorge Mendes’in imzası yok?

-Yıldırım Demirören-Jorge Mendes-Ahmet Bulut bağlantısı.


Kaynak:Ajansspor