Spor Toto Süper Lig'de kötü gidişatın ardından Jan Olde Riekerink ille yollarını ayıran Galatasaray, Kardemir Karabükspor teknik direktörü Igor Tudor'u takımın başına getirmişti. Galatasaray ile 3 maça çıkan Hırvat teknik adam Igor Tudor, Galatasaray Dergisinin 164. sayısına konuk oldu ve futbola bakış açısından oyunun teknik arka planına, Galatasaray’a geliş sürecinden Türkiye hakkındaki düşüncelerine kadar pek çok soruya yanıt verdi.

Igor Tudor’un röportajlarından satır başları şöyle:

-Hiçbiri gerçek değil.-

Her şey çok hızlı gelişti. Galatasaray'a gelmeden önce uzun süre gazetelerde haberler çıktığını biliyorum. Fakat kulüpten ne bana ne de menajerime herhangi bir talep gelmemişti. Hiçbir bağlantı olmadı. Bir gün içinde anlaştım ve imzayı attım. Olmuş gibi aktarılan tüm hikayeler aslında gerçekleşmedi. Tüm bu 'saygı' konusunda çıkan haberlerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Biliyorum ki bu tip hikayeler gazeteler için çok güzel... Dışarıdan bakan gazetecilerin 'büyük ve şeytani' Galatasaray, 'küçük ama mağrur' Karabükspor'a karşı hikayesine atlamalarını anlayabiliyorum. Fakat gerçekler bunu yansıtmıyor.

-Yeterli kaliteye sahip bir kadromuz var.-

İlk 2 maçımda istediğimiz sonuçları alamamıştık. Oyuncularım fedakarlık yapmaya hazırlar. Bu nedenle işler bazı alanlarda istediğimiz gibi gidiyor. Geniş zamanda bakarsak iyi çalışırsanız, yetenekliyseniz eninde sonunda sonuçlar gelecektir. Şans da size dönmüş olacaktır. Sonuçlar istenildiği gibi gelmediği anda sürekli bir eleştiri olacaktır. İnsanlar galibiyetlerde her şeyin çok iyi, mağlubiyetlerde ise çok kötü olduğunu düşünüyor. Ben bu tip bir antrenör ya da insan değilim. Sahada ne yapmak istediğini çok açık bir şekilde ortaya koyan bir takım görmek istiyorum. Sonuçlar mutlaka gelecektir. Yeterli kaliteye sahip bir kadromuz var.

-Değişiklik rakibe göre olmalı-

Bütün antrenörler tüm sezonu aynı oyuncularla ve ilk 11'le oynamak ister. Dünyadaki tüm teknik direktörlere "Hangi ilk 11 ile oynamak istersiniz?" diye sorsanız "Her zaman kullandığım ilk 11" cevabı alırsınız. Değişiklikler rakip özelinde değil kendi takımınız içinde olmalı. Ekip için en iyisi hangisiyse ona yönelmeniz en doğrusu olacaktır. Futbolda her şey artık çok hızlı değişiyor. Bazen bir oyuncu için "O olmadan asla oynayamayız" dersiniz fakat dört ay sonra her şeyin değiştiğini görürsünüz.

-Ya iyisinizdir, ya da kötü!-

Tecrübeyi satın alamazsınız ve yaşamanız gerekir ama benim için halen haddinden fazla önem verilen bir olgu. Genç ya da yaşlı, yeşil ya da kırmızı arasında bir fark yok. Sadece size sunulan bir bahane. Ya iyisinizdir ya da kötü... Bunun yaşla alakası yok. Yıllar içinde gelişebilirsiniz fakat içinizde o yetenek ve ateş yoksa 200 yıl takım çalıştırsanız da aynı yerde kalmış olursunuz.

-Galatasaray'a hayır diyemezsiniz-

Hayatta verdiğiniz her kararın altında bir risk yatar. Cesur olup bunları bir meydan okuma olarak görmeniz gerekiyor. İdeal bir zaman değildi fakat Galatasaray sizi teknik direktörü olarak görmek istiyorsa hayır diyemezsiniz. Sadece benim gibi kariyerinin henüz başında olan bir teknik direktör değil dünyadaki büyük antrenörler de bu teklife hayır diyemezler. Çevrenize baktığınızda her takımın problemleri var. Barcelona'da Luis Enrique ayrılıyor, Real Madrid tartışılıyor... Sadece bizim problemlerimiz var diye düşünecek lükse sahip değiliz. Hazır olmalı, problemleri tespit etmeli ve çözmek için kafa yormaya başlamalısınız.

-Juventus günlerimi hatırlıyorum-

Galatasaray'ı çalıştırıyor olmak benim için bir gurur kaynağı. İlk günden her şeyimi vererek çalışmaya başladım. Bu kulüpte bir yer edinmek, gelişimin doğru karar olduğunu göstermek ve başarılı olmak istiyorum. Bu bir süreç ve ben de bu nedenle buradayım. Burada olmak bana Juventus günlerimi hatırlatıyor.

-Türkiye hakkındaki düşüncülerimde yanılmadım-

Türkiye'ye gelmeden önce Türk futbolu hakkında hep olumlu düşüncelerim oldu. Buraya geldiğimde gördüklerim de düşüncelerimde yanılmadığımı gösterdi. Tutku, güzel statlar, iyi maçlar, tüm ligi kapsayan canlı yayınlar Türkiye'de futbolun hangi seviyede olduğunu zaten gösteriyor.

-Uzun yıllar kalmak istiyorum-

Aslında hayallerim var ama öncelikli isteğim Galatasaray'da uzun yıllar kalmak... Bir insan Galatasaray'da çalışırken daha fazla ne isteyebilir ki? Burada olmaktan çok mutluyum ve gururluyum. İnanılmaz bir kulüpte harika bir şehirde yaşıyorum. Burada uzun yıllar kalmak için elimden gelen her şeyi ortaya koyacağım.

-Başarıya ve futbola, aç oyuncular-

Oyuncularınızla beraber olabilirsiniz, onlarla konuşabilirsiniz, antrenmanda daha iyi olmaları için itebilirsiniz, antrenmanda iyi bir enerji ve atmosfer yaratabilirsiniz. Fakat geniş zaman düşünülürse bu sadece anlık bir etki yapacaktır. Başarıya ve futbola aç oyuncuların takımda olması önemli...

-Amaç değil, sonuç!-

Sadece Galatasaray olduğumuz için maç kazanamayız. Futbolda böyle bir şey yok. Çalışmanız, koşmanız, mücadele etmeniz ve savaşmanız gerekiyor. Üstünüzdeki forma ne kadar büyük olursa olsun emek harcamadan maç kazanamazsınız. Futbolcuların sürekli olarak "Kazanmalıyım, kazanmalıyım..." diye düşünüp kendilerine stres yaratmalarına gerek yok. Tabii ki de kazanmak zorundasınız. Bunun üstüne kafa yormaya gerek yok. Kendi kendilerine düşünmeleri gereken şey; nasıl iyi performans göstermeleri, antrenmanda yaptıklarını nasıl sahaya yansıtacakları, koşmaları, taktiksel olarak yapmaları gerekenler, agresif olmaları... Bütün bunları yaparsak galibiyet amaç değil sonuç olacaktır. Sadece kazanmak istiyorsunuz diye maç kazanamazsınız. Bu tamamen saçmalık... Çok istiyorsunuz diye size 3 puan vermezler.

-Futbolda herkesin bir fikri var.-

Üçlü ya da dörtlü savunma sadece konuşmayı seven insanların üstünde sürekli dönüp durduğu bir olay. Eğer Conte'nin takımını izliyorlarsa üçlü ile sürekli kazandığının farkında olmalılar. Hayatta insanların bazı konularda doğru ya da yanlış fikirleri vardır. Fakat futbol konu olunca herkesin bir fikri oluyor. Bu da çok normal.  Geri dörtlü ile sahaya çıkıp iki bekinize ileriye çıkmamalarını söylerseniz dört savunmacı ile oynamış olursunuz. Atağa katılmalarını teşvik ederseniz kağıt üstünde aynı sistemler çıktığınız iki farklı maç oynarsınız. Oyuncu sayısı ya da sistem değil hücumda kaç kişi olduğunuz önemli. Oyun mantaliteniz ve stiliniz rakamların her zaman önünde olur.