“ADIMI UNUTUP ‘NAİM’ DİYORLAR BANA…”

Bu proje için çok çalıştım ve inandım… Naim Süleymanoğlu projesi ikinci projem olmuştu, ilk projem ‘Daha’ adlı projeydi. Yıllardır tanıdığım insanlar ve dışarıda bana rastlayan insanlar dahi bana ‘Naim’ diyorlar artık buna şaşırmıyorum, ismimi unutup ‘Naim’ diye seslenenler de var.

“FİLMLE İLGİLİ OLUMSUZ GERİ DÖNÜŞ OLMADI…”

Film ile alakalı hiç olumsuz bir geri dönüş almadık, biyografi filmi çekmek çok zor herkesi tatmin edemiyor, ‘Keşke şu olayda olsaydı’ diyenler oldu. Belirli olaylar için ‘Şu durum neden yoktu?’ diyorlardı ama zaten film kısa 2 saat 21 dakika… Adamın tüm hayatını koyamadık, ödül kazandığı, başarıyı Türkiye’ye getirdiği serüvenin arka yüzünü
gösterdik yani satır aralarını gösterdik daha çok.

“DOĞRU DÜZGÜN TOPA VURAMIYORUM DİYE BENİ KALECİ YAPMIŞLARDI”

Basketbol oynadım… Hatta futbol da oynadım doğru düzgün topa vuramıyorum diye beni kaleye atmışlardı, yüzme de yaptım, kısa mesafe atletizm de yaptım ama bir branşa alışamadım. Bu filme hazırlanırken deli gibi halter ile vücut geliştirme yaptım ve bu film sürecinden sonra da devam edeceğim buna, halen yapıyorum.

“NAİM SÜLEYMANOĞLU HAYATINI RİSKE ATTI!”

Naim Süleymanoğlu bir hedef koydu kendisine ve o hedefi başarmak için hayatını riske attı! Muazzam başarıları var, Bulgaristan’da halk kahramanı ilan edildi birçok masrafı karşılanıyordu kaldırdığı ağırlık kadar altınlar veriliyordu ev verildi, muazzam bir hayatı varken her şey sorumsuz ilerlerken bunları bıraktı 18 yaşındayken koskocaman Bulgaristan rejimini karşısına aldı her şeyi göze aldı ve hiç tanımadığı bir sene evvel tanıdığı insanlara güvendi, Bulgaristan’da zulüm gören, asimilasyona uğrayan insanların sesini duyurabilmek ve dünyaya anlatabilmek içindi bu yaptıkları. Çünkü orada yaşananlar başkent Sofia’da dahi duyulmuyordu öyle bir bilgi akışı kesintisi vardı, öyle bir zulüm vardı. Sahip oldukları kültürü yaşayamıyorlar, camiiler kapatılıyor, insanların isimleri değiştiriliyor.

“MENAJERİM ‘NAİM’E BENZİYORSUN GEL BAŞVURALIM’ DEDİ VE BAŞVURDUK…”

Yaşça büyük ve deneyimi benden çok daha fazla olan insanlarla birlikte olmak, o set ortamı bana çok şey kattı. Bu değişikliğimin de farkındayım şu anda… Şans bol ama şansı iyi değerlendirebilecek akıl da lazım, oyunculuk biraz öyle bir şey farkında olup algıları açık tutuyorsun ki istediğini alabilesin ve yönetmenin istediği şekilde senaryonun istediği şekilde o oyunu verebilesin bu bir yandan da algı açıklığıdır yani. Biz Aralık ayında böyle bir filmin çekileceğini öğrendik proje açıklandı ama daha en başlardaydı menajerimle oturduk konuştuk, ‘Şöyle sana bir bakınca benziyorsun(Naim Süleymanoğlu’na) haydi gel başvuralım’ dedi, ‘Tamam ben de oynamak isterim neden olmasın’ dedim, Naim Süleymanoğlu’nu biliyordum ama bu kadar detaylı bilmiyordum sadece sporcu kişiliğini biliyordum. Ülkeye madalyalar getirdiğini başarısıyla ülkemizi tanıttığını biliyordum ama arka planını bilmiyordum gittik ve gün sonunda anlaştık… İnsan istediği zaman her şeyi yapar! Gerçekten inandığı zaman yapıyor, projeyi kabul ettiğim zaman 17 yaşımdaydım…

“BU FİLM, İNSAN HAKLARI SAVAŞÇISININ, BİR KAHRAMANIN FİLMİ!”

Naim Süleymanoğlu genel olarak sporcu başarısıyla bilinen birisi ama bu filmde gördüm ki her şey gördüğümüz gibi altıntepsi ile insana sunulmuyor. Bu film sadece bir sporcu başarısının filmi değil büyük bir insan hakları savaşçısının filmi, bir kahramanın filmi! Yetkin abi her zaman söyler; ‘Bir derdiniz varsa bir kahraman aramayın çünkü kahraman kendi içinizdedir, kendi kahramanınız kendiniz olun, kendi sorunlarınızı kendiniz çözün. Bir derdiniz varsa gidin onu çözün, onu çözmek için uğraşın. Oturarak, sadece hayıflanarak hiçbir yere varamazsınız!’