Aytaç Kara, futbolu ailesi için oynadığını belirterek, "Çünkü o zamanın şartlarında annemin Altay'a transfer olduğumda yüzüğünü bozdurup bana krampon aldığını biliyorum. Babam bana gelecek sağlayabilmek için sürekli çalıştı. Onlara ve çevremdeki fakir arkadaşlarıma yardım etmek için futbol oynuyorum. Bu düşünce, futbol oynarken bana güç veriyor. Futbol hayatımın sonuna kadar bu böyle devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.
Futbolda kazandığı ilk parayla ailesine ev alma hayalini gerçekleştirdiğini vurgulayan genç futbolcu, para kazanmasının hayatını değiştirmediğini anlattı.
Trabzonspor'a gelmeden Eskişehirspor'a kendisini Ersun Yanal'ın transfer ettiğini belirten Aytaç, "Beni milli takımdan tanıyordu. Eskişehirspor'daki performansım sonrası yine Ersun hoca döneminde Trabzonspor'a transfer oldum. Eskiden beri Trabzonspor'a sempatim vardı. Burası olumlu anlamda farklı bir şehir ve farklı bir takım. Herkes Trabzonspor'un farkını biliyor" diye görüş belirtti.
Aytaç Kara,Trabzonspor'un kendisi için ne anlam ifade ettiği yönündeki bir soru üzerine de "Trabzonspor benim hayatım. Benim küçük yaştan itibaren çok fazla Trabzonlu arkadaşım oldu. Hepsini çok severim. Şansıma hiçbir Trabzonluyla kötü anım olmadı. Şehir ise sevimli, zaten benim öyle takıntılarım olmaz. Her yere, her ortama uyum sağlayabilirim" yanıtını verdi.
Aytaç, hem takım hem de oda arkadaşı olan Ediz Bahtiyaroğlu'nu kaybetmesinin kendisini nasıl etkilediği yönündeki bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Vefatından iki gün önce Mersin maçı kampında aynı odada kalmıştık. Kendisiyle antrenman ve maçların dışında da sık sık zaman geçiriyorduk. Aramızda güçlü bir bağ vardı. Milli takım ile Ukrayna kampındayken acı haberi aldım. O günü asla unutamam. Sabah kahvaltıya indiğimde haberlerden öğrendim. Şok oldum. Haberin gerçek olduğuna inanamadım. Hayatımdaki bütün renkler bir anda soldu. Kelimelerle anlatılacak bir durum değil. Psikolojik olarak çok etkilendim."
Kariyerinin başında sağ açık ve sol açıkta kanat oyuncusu olarak oynadığını ifade eden Aytaç Kara, "Futbola başladığımda ufak tefek bir oyuncuydum ve altyapıda Musa Çağıran ile birlikte oynuyordum. O dönemde çabuk ve hızlı olduğum için sağ ve sol açıkta görev yapmaya başladım. Genç düzeyine çıktığımda ise boyum da biraz uzadı ve hücuma dönük orta saha olarak görev aldım. Fiziğim gelişip, boyum uzayınca koordinasyon problemlerim oldu. Bu nedenle Altay'da A takımdaki başlangıcımdan itibaren hep ön libero olarak görev yaptım. O günden beri ön libero oynuyorum" değerlendirmesinde bulundu.