Eski İtalya teknik direktörü, 2011'de Siena'nın başındayken bir şike girişimini ihbar etmediği gerekçesiyle dört aylık bir ceza yemiş ve bu geniş çaplı soruşturma içinde kendisini adeta bir kabusun içinde bulmuştu.
Ancak İtalya mahkemesi adını temize çıkardıktan sonra Conte'nin işkencesi son bulmuş ve Stamford Bridge'in başına geçerek yeniden çalışmaya başlamıştı.
Galibiyet ile huzur bulduğunu söyleyen ve yenilgiyi "bir nevi ölüm" olarak niteyelen bir teknik direktör olan Conte için bu deneyimi unutmak hiç de kolay olmayacak.
"Benim için zor bir hadise ve ben bunu kabul etmiyorum. Bu duruma karşı büyük mücadele verdim ve yargılanma yoluna giderek kendimi tehlikeye attım," diyen Conte sözlerine şöyle devam etti;
"İstesem farklı bir yol da izleyebilirdim. Aradan çıkıp keyfime de bakabilirdim.
"İtalya'da son beş yılınızda böyle bir durum varsa... işiniz bitmiş demektir. Ama hayır; ben yargılanmak istedim.
"Durum, ben ve ailem için son derece vahimdi. O anda çok kötü bir durumla ve gerçeği bilmeden kötü şeyler yazan bir sürü insanla karşı karşıya geldim.
"Oyuncularım, bütün teknik direktörler, herkes İtalya'dan tanır beni. Antonio Conte'nin kim olduğunu herkes bilir. Durum böyle olunca ben de hep kazanmak istiyorum, kazanmak için çok çalışıyorum."
2014-15 şampiyonluğu sonrasında Chelsea’nin geçen yıl geçirdiği kötü tablonun ardından takımın itibarını geri kazandırmak için kolları sıvayan Conte'nin motivasyonu daha fazla olamazdı.
Euro 2016'da İtalya milli takımının başında olan Teknik adam turnuvanın ardından yalnızca bir hafta izin yapıp hemen yeni takımının başına geçti ve Amerika turunda yaptırdığı çifte antrenmanlarla ciddiyetinin altını çizdi.
Conte'nin hiç şakası yok ve felsefesine ayak uydurmayan oyuncular da kendilerini kapının önünde bulacağa benziyor. Diego Costa şimdiden kapının eşiğinde.
Anlaşılan o ki Chelsea, takımın başına doğuştan bir "kazanan", hatta belki de Mourinho'nun ardından yeni bir özel kişilik getirmiş.
Kaynak: Sporun Dibi / DIŞ HABER
